Avukat Ceren Sümer Cilli: “Boşanma Sürecinde Çocuğun Üstün Yararı Esastır”
Adana – Aile hukukunun en hassas konularının başında gelen velayet davaları hakkında açıklamalarda bulunan Avukat Ceren Sümer Cilli, mahkemelerin kararlarını “çocuğun üstün yararı” ilkesi doğrultusunda verdiğini vurguladı.
Cilli, mahkemelerin yalnızca çocuğun fiziksel koşullarını değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik gelişimini de dikkate aldığını belirterek, “Mahkeme, çocuğun fiziksel güvenliğini olduğu kadar ruhsal gelişimini de değerlendirir. Velayet kararlarında ebeveynin ekonomik durumu kadar, çocuğa göstereceği sevgi ve ilgi de dikkate alınır.” ifadelerini kullandı.
Aile içi çatışmaların çocuğun ruhsal dünyasında derin izler bırakabildiğini belirten adana boşanma avukatı Cilli, velayet sürecinde anne ve babanın iş birliği içinde olmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. “Boşanma, yetişkinler için bir ayrılık olsa da çocuk için iki sevdiği insan arasında kalma korkusudur. Ebeveynlerin birbirine karşı tutumu, çocuğun güven duygusunu doğrudan etkiler.” dedi.
Cilli ayrıca, velayet süreçlerinde uzman pedagog ve sosyal hizmet raporlarının belirleyici rol oynadığını, bu raporların çocuğun yaşam koşulları, ebeveynlerle olan ilişkisi ve psikolojik durumuna ışık tuttuğunu ifade etti. “Mahkeme, çocuğun en iyi şekilde yetişebileceği ortamı bilimsel veriler ışığında belirler. Bu nedenle ebeveynlerin, süreci çekişme değil çözüm odaklı yürütmesi gerekir.” açıklamasında bulundu.
Son olarak, Avukat Ceren Sümer Cilli, velayet davalarında tarafların duygusal yaklaşımlardan ziyade çocuğun üstün yararı ilkesini merkeze almasının hem hukuken hem de insani açıdan en doğru tutum olduğunu vurguladı.
Avukat Ceren Sümer Cilli, velayet süreçlerinde yapılan en büyük hatalardan birinin, çocuğun taraflar arasındaki çekişmenin bir parçası haline getirilmesi olduğunu belirtti. “Bazı durumlarda ebeveynler, farkında olmadan çocuk üzerinden birbirlerine mesaj vermeye çalışıyor. Bu durum, çocuğun psikolojik bütünlüğünü zedeler. Çocuğun sevgisi paylaşılmaz; her iki ebeveynin de sağlıklı ilişki kurmasına izin verilmelidir.” dedi.
Cilli, mahkemelerin artık sadece maddi koşullara değil, ebeveynin çocuğa gösterdiği ilgiye, iletişim tarzına ve yaşam disiplinine de büyük önem verdiğini ifade etti. “Çocuğun güvenli bir ortamda büyümesi, yalnızca ekonomik imkanlarla değil, duygusal istikrarla mümkündür. Bir ebeveynin çocuğa zaman ayırması, onu dinlemesi ve sağlıklı iletişim kurması, mahkeme nezdinde çok kıymetlidir.” şeklinde konuştu.
Ayrıca Cilli, velayet kararlarının kesin olmadığını, değişen koşullar doğrultusunda yeniden düzenlenebileceğini hatırlattı. “Mahkeme, çocuğun menfaatinin gerektirdiği hallerde velayeti yeniden değerlendirir. Bu nedenle ebeveynlerin her zaman çocuğun yararına uygun davranması gerekir. Çocuğun eğitim hayatı, sosyal çevresi veya sağlık durumu değiştiğinde bu hususlar yeniden gözden geçirilebilir.” dedi.
Ceren Sümer Cilli, velayet davalarında uzlaşmacı bir yaklaşımın hem çocuk hem de ebeveynler açısından en doğru çözüm olduğunu vurguladı. “Boşanma bir son değil, sağlıklı sınırların yeniden çizilmesidir. Taraflar empatiyle hareket ettiğinde, çocuk bu süreci en az zararla atlatır. Asıl hedef, çocuğun mutlu, huzurlu ve sevgi dolu bir ortamda büyümesidir.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
“Velayet davalarında her şeyden önce çocuğun sesi duyulmalıdır. Hukukun amacı, ebeveynler arasında bir kazanan belirlemek değil; çocuğun yaşamında en doğru dengeyi kurmaktır.” – Av. Ceren Sümer Cilli
https://www.cerensumer.av.tr/
GÜNDEM
15 Kasım 2025SPOR
15 Kasım 2025GÜNDEM
15 Kasım 2025SPOR
15 Kasım 2025SPOR
15 Kasım 2025GÜNDEM
15 Kasım 2025GÜNDEM
15 Kasım 2025